Binalarda Taşıyıcı Sistem Açısından İç Plan Yerleşim Etüdü

Her katında aynı fonksiyonların karşılandığı binalarda, mekan düzenlemelerine göre taşıyıcı sistemin oluşturulması kolaydır. Binalarda taşıyıcı sistem belirlenmesindeki ana prensip, binaya etki eden yüklerin (yer çekimi kuvvetinin oluşturduğu statik ve dinamik yüklerin, bina içindeki hareketli yüklerin; yağmur, kar ve toprak basıncı yüklerinin, sismik yükler ile binanın zemin seviyesinin altındaki bölümlerine gelen su ve toprak basıncı yüklerinin) en ekonomik ve en problemsiz şekilde karşılanmasıdır.

Binalarda taşıyıcı sistem ve iç plan tasarım etüdü.

Bilindiği gibi ilk yapılan çalışma, mimari projedir. İnşaat mühendisleri de, mimari projede taşıyıcı sisteme uygun çözümler üretmek zorundadırlar. Ancak mimar ile mühendis arasındaki iş birliği yeterli seviyede değilse, mimari ve statik projeler arasında uyumsuzluk meydana gelebilir. Kolonların mimari projede gösterilen yönlerdeki ve boyutlarındaki aşırı değişmeler olabilir. Akslar arasındaki kaymalar ve mimari projede olmadığı halde zorunlu olarak ortaya çıkan saplama kirişler mimari çözümleri olumsuz yönde etkileyebilir.

Mimari’den Statik Projeye Geçiş aşamasında binalarda taşıyıcı sistem planlaması

Mimar, binaların tasarlanması sırasında başlattığı eskiz çalışmalarında genellikle taşıyıcı sistemi ön planda tutmaz. Ancak fikirler olgunlaşmaya başladığında, taşıyıcı sisteme ait özelliklerin devreye girdiği görülür. Mimari projede önce mekan düzenlemesini yapmak sonra da bu mekanlara göre taşıyıcı sistemi belirlemek, konut planlaması gibi küçük boyuttaki çalışmalarda bir ölçüde mümkün olabilir. Bunun dışındaki uygulamalarda aynı yolu takip etmek, statik çözümleri zora sokacağı veya imkansız hale getireceği için söz konusu değildir.

Daha önce de belirtildiği gibi bütün katları aynı fonksiyonlara ayrılan binaların taşıyıcı sistemi, her katta aynı olup, tasarımcılar için kolay bir çözümdür. Ancak katların farklı fonksiyonlara ayrıldığı binalarda iş farklıdır. Bu durumda genellikle en sık kolon sistemine sahip olan kat, projelendirmeye esas teşkil eder. Söz konusu binanın bodrum katı, yapı yüklerinin fazlalığından ötürü en fazla kolona sahiptir. Burası garaj olarak da kullanıldığından taşıtların bu kolonlar arasında rahatça dolaşabilmesi veya park edebilmesi için kolaylık sağlanmalıdır.

Sinema ve tiyatro gibi geniş alanlar neden üst katlarda bulunur?

Tasarımcı, binalarda taşıyıcı sistem tasarımı yaparken ilk önce bodrum kattaki fonksiyonların karşılanması için gerekli olan açıklıkları belirler. Buradan hareketle daha az sayıdaki taşıyıcı sistemin bulunabileceği katların etüdüne girişir. Üst katlara doğru azalan bina yükleri kolon sayısının azalmasına yol açarken kolon açıklıklarının da artmasına imkan sağlamaktadır. Bu sebeple sinema ve tiyatro gibi mekanlar, genellikle üst katlarda yer almaktadır.

Taşıyıcı sistem ile mimarinin ortak çalışması sonucu estetik yapılar oluşturulabilir.

Binanın bodrum katında garaj yerine yakıt deposu, ısıtma, havalandırma merkezi veya sığınak gibi mekanlar bulunsaydı, tasarımcı öncelikle zemin kattaki iş yerlerinin taşıyıcı sistemine ait çözümlere ağırlık verecek, kolonların pasaj geçidine ve mağaza içine rastlamadan muntazam akslar oluşturmasına çalışacaktı. Bu kolonların bodrum kata yansımasıyla ortaya çıkan bazı sorunlu düzensizlikler ise, o kattaki mekanların özelliğinden dolayı göz ardı edilebilecekti.

Binalardaki taşıyıcı sistemin başarısı, mekanlardaki estetiği kuvvetlendirip fonksiyon akışını kolaylaştırmakta, işçilik ve kalıplama açısından temel harcamalarda fikir veren en önemli ipuçlarından biri olarak kabul edilmektedir.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.